2010 yılının Aralık ayında Tunuslu seyyar satıcı Muhammed Buazizi güvenlik güçlerinden gördüğü şiddeti protesto etmek için kendini yakmış ve Arap baharının fitili ateşlenmiştir. Zaten pusuda bekleyen bindirilmiş kıtalar bu kıvılcımla birlikte devlet dairelerine , hapishanelere , iş yerlerine saldırmışlar ve sonunda hedeflerine ulaşarak "Zeynel Abidin Bin Ali"yi yönetimden uzaklaştırmışlardır.Tunus için işlem tamam.Domino taşının ilk halkası devrilince kalanların düşmesi çok zor olmamıştır.Mısır'da isyancılar aynı şekilde isyanlarla Hüsnü Mübarek'i iktidardan indirmiş , hatta mahkemede yargılayarak idama mahkum ettirmiştir. Sana hiç demediler mi usta " Düşenin dostu olmaz" diye :).
Gelelim Libya'ya .Beni ilgilendiren kısım da buradan sonra başlıyor.Bu darbe hareketlerinin en önemli direnişçisi Beşar Esed ile birlikte Muammer Kaddafi'ydi. Amerika , İngiltere , Fransa ve ne yazık ki Türkiye tarafından yardım edilen paralı isyancılar Kaddafi'yi acımasız şekilde öldürmüştür. İşin en acı ve kötü tarafı Tayyip Erdoğan'ın Kaddafi'yi yönetimden indirmek için ortaya atılan NATO müdahalesi planına karşı, ''NATO Libya'ya müdahale etmeli midir? Böyle bir saçmalık olur mu yahu? NATO'nun ne işi var Libya'da? Bakın Türkiye olarak biz bunun karşısındayız, böyle bir şey konuşulamaz, böyle bir şey düşünülemez." şeklinde konuşmasına rağmen NATO savaş uçaklarının ve gemilerinin İzmir'den kalkıp Libya'yı bombalamasıdır. Biz yakınmıyor muyuz senelerden beri PKK Avrupa devletleri tarafından destekleniyor diye? Biz Libya'ya insani yardımı savaş gemisi göndererek yapacaksak Amerika da PKK ya insani yardımı mühimmat desteğiyle yapabilir!!!

Malesef Libya ve daha sonra Suriye konusunda doğru adımlar at(a)madık. Türkiye'ye bölgenin jandarmalık görevi verildi ve bu görevi yerine getirmek için bölge ülkelerinin iç işlerine dahi karışır hale geldik ama aynı koruyucu tavrı Filistin'deki müslümanlara , Irak'ta öldürülen , tecavüz edilen müslümanlara , Çin'de işkence gören Uygur Türklerine , Türkmenistan Türklerine göstermedik nedense.Dost olmamız gereken ülkelere bir bir sırt çevirdik. Bize Kıbrıs Barış Harekatında tüm ülkeler ambargo uygulamışken Kaddafi'nin silah yardımı yaptığını bilemeyebilirsiniz. http://www.dha.com.tr/haberdetay.asp?Newsid=144847 sitesinde Libya'nın bize yardımlarını kanıtlı bir şekilde bulabilirsiniz.Farzedelim ki bize hiç yardım etmemiş olsun , en azından birlikte hareket ettiğimiz bazı ülkeler gibi zarar vermemiştir ve ayrıca aramızda din bağı vardır.
Bu tesbihin son tanesinin Türkiye olması ihtimali gözler önündeyken ülkeyi yönetenlerin attığı adımlar akıl alacak gibi değil. Ayrıca sorun Tayyip Erdoğan , K.Kılıçdaroğlu , D.Bahçeli veya başka birisinin olması değil .Koltuğa oturacak olanlar için senaryo her zaman önceden hazırdır. Önemli olan bu oyunu en iyi kimin oynayacağıdır." Oy vermek bir şeyleri değiştirseydi çoktan yasaklanırdı " sözü çok yerinde bir sözdür onun için. Konu dağılmaya başladı farkındayım bende :) Yazıya bir virgül koyarak bir sonraki yazıda Suriye gerçekleri , medya oyunları ve yine bizim Türkiye'nin politikalarını ele alalım.Ne yaparsan yap ne düşünürsen düşün ama yeter ki bir şeyler düşünüp , araştırıp yorumunu yap. İnsanları düşünmemeye öğrenmemeye alıştırmaktalar. Bunu için evlenme programı ya da Survivor ya da ünlülerin yaşantılarını anlatan programları bize sunup düşünmeyen topluluklar oluşturmaya çalışmaktalar .Tek korkuları herkesin bilinçlenmesidir..
Kanlı bahar Suriye'ye 2010 yılının Mart ayında ulaştı ve o tarihten beri de hız kesmeden devam etmektedir. Suriye bu halkanın en çok direnen ve en sağlam zinciri oldu. Devrim ve ayaklanmaların sıçrayıp yayıldığı ülkede Esed yönetimi dünyaya reform yapma ve demokratik seçim sözleri verse de nedense barış yanlısı bu ülkelere bu sözler yeterli gelmedi. Petrolün yerini bu sözler tutar mı hiç değil mi? Tutmadı da.Amerika eski başkanı Woodrow Wilson bundan onlarca sene önce : "Amerikan kapitalizminin temel hedefi ,zayıf ülkelerin hammaddelerini ve ulusal pazarlarını açık birer kapı olarak tutmaktır; bunun için diplomasi ve gerekirse zor kullanılmalıdır" dememiş miydi? Bu Wilson o meşhur "Wilson İlkeleri"nin de mimarıdır. İşte bu kapının açık tutulması için Amerika'ya Esed'ın yerine , tüm isteklerini rahatça kabul ettirebileceği kukla yöneticiler gerekmektedir. Arap baharından daha önce de Beşar Esed ve Amerika'nın arası hiçbir zaman iyi olmamış ; hatta ABD, 2004 yılından beri Suriye'ye bazı yaptırımlar uygulamıştır. ABD firmalarının Suriye'ye askeri malzeme, silah, araç ve gereç satışı yasaktır.ABD firmalarının ilaç ve yiyecek maddeleri hariç olmak üzere, Suriye ile her türlü ticareti de yasaktır.
Peki bu süper güç ülkeler nasıl oluyor da tüm bu kanlı hamleleri dünya kamuoyuna meşruymuş gibi gösteriyor ve başka ülkelere girebilmek için kamuoyu desteğini alabiliyor? Türk halkı , Amerikan halkı , Alman halkı vs vs bu kadar vahşi ve savaş yanlısı topluluklar mı? Kesinlikle hayır. Hiç bir ülke halkı savaşı istemiyor, savaşa destek vermiyor.Tüm bu planlanan savaşların insanlık gözünde meşru olduğunu gösteren en büyük araç olan medya bu konuda yoğun bir şekilde kullanılıyor.İşte bu video bir buna bir örnek.
http://www.youtube.com/watch?v=pcs9w_ijBVI
Başka bir örnek Saddam Hüseyin'in "Kuveyt Irak'ın 28. eyaletidir" gerekçesi ile ülkeyi işgal ettikten sonra 10 Ekim'de ABD'de Kongre İnsan Hakları Komitesi'nde Nayirah adlı Kuveyt'li bir kızın Irak'lı askerlerin Kuveytli bebekleri öldürdükleri hakkındaki açıklamalarıyla Körfez Savaşı meşru bir tabana oturtulmaya çalışılmasıdır. Dönem başkanı Bush askeri harekat adına halktan destek bulabilmek için bu olayın sık sık altını çizmişti. Daha sonradan ortaya çıkıyordu ki, Nayirah'ı kongreye Hür Kuveyt Vatandaşları adına çalışan, Amerika'nın en önemli PR şirketlerinden " Hill and Knowlton "getirmişti. Sözde işkencenin fotoğrafların ve sahte görgü tanıklarının ikna ettiği ABD Kongresi askeri harekata onay verdi ve 18 Ocak 1991'de Irak bombalanmaya başlandı. Savaş sona erdiğinde yapılan araştırmalarda bu iddiaların asılsız olduğu, Nayirah'ın Kuveyt'in Washington Büyükelçisinin kızı olduğu ortaya çıktı. Kuveyt Emirliğinin Irak'a askeri harekatı teşvik için Hill and Knowlton şirketine 11.5 milyon dolar ödediği açıklandı. Böylece tarihte ilk defa bir halkla ilişkiler şirketi bir savaşın başlamasına çanak tuttu. İşte videosu :
http://www.youtube.com/watch?v=LmfVs3WaE9Y
Son olarak Suriye'de aynı durum yaşanmakadır. Esed'in devrilmesi için tüm medya organları yalan haberler yapmakta ve hatta Türkiye'yi Suriye'ye savaş açmaya zorlamaktadır .Hiçbir karmaşanın , olayın olmadığı bölgeler kanlı savaşlar varmış gibi gösterilmekte.Beşar Esed Alman televizyonuna verdiği röportajda Amerika'nın istikrarı bozmak için çetelere destek verdiğini söyledi.Şu resime bir bakın hele :
Bu beyaz Nike ayakkabılı askerler kim acaba? Esed askerleri beyaz ayakkabıyla mı savaşıyor? Esed ,isyanları kendi askerlerinin yapmadığını , kim olduğunu bilemedikleri bazı güçler tarafından savaş çıkarıldığını belirtmişti. Doğru olma ihtimali yok mu?
Devletlerin başında bulunup Amerika çıkarlarına uymayan yöneticileri indirebilmek için maşa olarak "HALK" kullanılmaya çalışılmakta ve "Halk rejimin devrilmesini istiyor" naraları atılmaktadır. Irak'ta da aynı durum söz konusuydu ; halk Saddam'ı devirerek demokratik yaşama kavuşmayı istemişti!! Yani Amerika öyle söylemişti :) Peki ne oldu şu an Irak bir dünya ülkesi mi oldu? Tabiki olmadı , baharda sallanan ülkeler de bundan sonra refah yüzü göremeyecekler ; bunları söyleyebilmek için kahin olmaya da gerek yok.
Son olarak Suriye'de aynı durum yaşanmakadır. Esed'in devrilmesi için tüm medya organları yalan haberler yapmakta ve hatta Türkiye'yi Suriye'ye savaş açmaya zorlamaktadır .Hiçbir karmaşanın , olayın olmadığı bölgeler kanlı savaşlar varmış gibi gösterilmekte.Beşar Esed Alman televizyonuna verdiği röportajda Amerika'nın istikrarı bozmak için çetelere destek verdiğini söyledi.Şu resime bir bakın hele :
Bu beyaz Nike ayakkabılı askerler kim acaba? Esed askerleri beyaz ayakkabıyla mı savaşıyor? Esed ,isyanları kendi askerlerinin yapmadığını , kim olduğunu bilemedikleri bazı güçler tarafından savaş çıkarıldığını belirtmişti. Doğru olma ihtimali yok mu?
Devletlerin başında bulunup Amerika çıkarlarına uymayan yöneticileri indirebilmek için maşa olarak "HALK" kullanılmaya çalışılmakta ve "Halk rejimin devrilmesini istiyor" naraları atılmaktadır. Irak'ta da aynı durum söz konusuydu ; halk Saddam'ı devirerek demokratik yaşama kavuşmayı istemişti!! Yani Amerika öyle söylemişti :) Peki ne oldu şu an Irak bir dünya ülkesi mi oldu? Tabiki olmadı , baharda sallanan ülkeler de bundan sonra refah yüzü göremeyecekler ; bunları söyleyebilmek için kahin olmaya da gerek yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder