Gördüğümüz resim BBC nin sitesine koymuş olduğu bir resim.Resimdeki başlıkta ve yanındaki yazılarda resmin Suriye'nin Hula şehrinde Esed tarafından katledilenlerin cesedi olduğu belirtiliyor.Fakat fotoğrafın sahibi Marco Di Loura fotoğrafının yayınlanmasından sonra : " Birisi benim fotoğrafımı izinsiz şekilde BBC sitesinin ana sayfasında anti-Suriye propagandası için kullanıyor." demişti. Bu fotoğraf aslında 2003 senesinde Irak'ta çekilmiş bir fotoğraftı.
Yine http://www.globalresearch.ca/index.php?context=va&aid=31310 adresinde Suriye'de yaşayan gazeteci Anhar Kochneva ile yapılan röportaj var. Bu röportajda kendisi ülkede bir kriz olmadığını ve ordunun da insanları öldürmediğini belirtiyor.
Her neyse işte.Sonuçta suni bir savaş oluşturulmaya çalışılmaktadır. Şimdi de bu suni savaşı gerçek bir savaşa dönüştürmek gerekiyor değil mi kankalar? Aylardır çoğu dünya lideri ve özellikle de kendine bölgenin abisi rolü verilen T.Erdoğan Esed'e " Oğlum bak git" der gibi ihtarlarda bulundu.Hemen örneği patlatalım :
"Bu bir barbarlıktır. Bu zulümdür. Zulm ile abad olunmaz. Zulm ile ayakta da durulmaz. Bunun karşılığında sessiz kalmayacağız. Şunu net açık ifade ediyoruz. Beşşar Esed gidecektir. Er ya da geç gidecektir..."
Tayyip ERDOĞAN, 8 Haziran 2012 http://www.hurriyet.com.tr/planet/20731883.asp
Tayyip ERDOĞAN, 8 Haziran 2012 http://www.hurriyet.com.tr/planet/20731883.asp
Bu da başka bir ihtar
"Suriye'de devam eden olaylar soykırımdır. Dünya güçleri Suriye yönetimine gerekli cevabı vermeli. Libya'daki gibi müdahale olmalı. Biz bu olaya anlaşılabilir nedenlerle karışamayız. Fakat batılı ülkeler ABD liderliğinde Suriye'ye müdahale etmeli..."
İSRAİL Başbakan Yardımcısı Şaul Mofaz http://www.hurriyet.com.tr/planet/20731883.asp
"Suriye'de devam eden olaylar soykırımdır. Dünya güçleri Suriye yönetimine gerekli cevabı vermeli. Libya'daki gibi müdahale olmalı. Biz bu olaya anlaşılabilir nedenlerle karışamayız. Fakat batılı ülkeler ABD liderliğinde Suriye'ye müdahale etmeli..."
İSRAİL Başbakan Yardımcısı Şaul Mofaz http://www.hurriyet.com.tr/planet/20731883.asp
Herkes tehdit eder de Hillary Clinton etmez mi . Terörle Mücadele Küresel Forumu için İstanbul’a gelen ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Şam yönetiminin ısrarla “İsyancıların provokasyonu” dediği son günlerdeki sözde kanlı saldırıları bahane ederek, “ Esad ülkeyi terk etsin. Geçici hükümet kurulsun” dedi
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=68520
İşte bu demeçlerle Esed'in tehdit ederek ülke yönetimini bırakmasını istediler.Ama o da çok inatçıymış arkadaş .Görevimin başındayım dedi sürekli .Bu nedenle iç isyanlarla Esed'i postalamaya çalıştılar , o da yetmedi bir savaş hazırlığına başladılar. Peki savaşa nasıl girilecekti ? Hani I.Dünya Savaşı'nın başlamasının nedeni vardı ya .Sömürgecilik mi? Ne sömürgeciliği oğlum :D Avusturya-Macaristan imparatorluğunun veliahtı Ferdinand'ın bir Sırp tarafından öldürülmesi .KPSS çalışan bilir bunu usta ; ) En iyisi bir soru olarak sorayım ;)
Tüm emperyalist ülkelerin ve Türkiye'nin Suriye'ye karşı savaşa girmelerini sağlayacak en önemli neden hangisidir?
A) Şike davası B) Gülben Ergen'in kiloları C ) Türk dizilerinin Suriye'de çok izlenmesi D ) KPSS sorularının çalınması E ) Türk uçağının düşürülmesi
Uçağın düşürülmesi dışındakilerin hiçbiri gerçek olmadığı!!! için doğru cevap o. Tam da bu kadar şeyin üzerine bir de uçak düşürülmez mi! Bir süre kimse tepki veremedi çünkü herkes farklı bilgiler veriyordu.Türk tarafı kıyıdan 13 mil, Suriye tarafı kıyıdan 1.5-2 mil açıkta vuruldu diyor arkadaş.Kimi füzeyle kimi uçaksavarla vuruldu diyor.Hangisine inanacaksın ? Yalnız bugün okuduğum bir şey var .Hiçbir şeyi net bilmediğimiz için uçakla ilgili diğer bilgilerin doğruluk oranı ne kadarsa bu ekleyeceğim mektubun da doğruluk oranı benim gözümde o kadardır.Size de diğer verilen bilgilerle aynı kefeye koymanızı tavsiye ederim .Banu Avar ' a gelen bir okur mektubudur
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=68520
İşte bu demeçlerle Esed'in tehdit ederek ülke yönetimini bırakmasını istediler.Ama o da çok inatçıymış arkadaş .Görevimin başındayım dedi sürekli .Bu nedenle iç isyanlarla Esed'i postalamaya çalıştılar , o da yetmedi bir savaş hazırlığına başladılar. Peki savaşa nasıl girilecekti ? Hani I.Dünya Savaşı'nın başlamasının nedeni vardı ya .Sömürgecilik mi? Ne sömürgeciliği oğlum :D Avusturya-Macaristan imparatorluğunun veliahtı Ferdinand'ın bir Sırp tarafından öldürülmesi .KPSS çalışan bilir bunu usta ; ) En iyisi bir soru olarak sorayım ;)
Tüm emperyalist ülkelerin ve Türkiye'nin Suriye'ye karşı savaşa girmelerini sağlayacak en önemli neden hangisidir?
A) Şike davası B) Gülben Ergen'in kiloları C ) Türk dizilerinin Suriye'de çok izlenmesi D ) KPSS sorularının çalınması E ) Türk uçağının düşürülmesi
Uçağın düşürülmesi dışındakilerin hiçbiri gerçek olmadığı!!! için doğru cevap o. Tam da bu kadar şeyin üzerine bir de uçak düşürülmez mi! Bir süre kimse tepki veremedi çünkü herkes farklı bilgiler veriyordu.Türk tarafı kıyıdan 13 mil, Suriye tarafı kıyıdan 1.5-2 mil açıkta vuruldu diyor arkadaş.Kimi füzeyle kimi uçaksavarla vuruldu diyor.Hangisine inanacaksın ? Yalnız bugün okuduğum bir şey var .Hiçbir şeyi net bilmediğimiz için uçakla ilgili diğer bilgilerin doğruluk oranı ne kadarsa bu ekleyeceğim mektubun da doğruluk oranı benim gözümde o kadardır.Size de diğer verilen bilgilerle aynı kefeye koymanızı tavsiye ederim .Banu Avar ' a gelen bir okur mektubudur
Kan Dondurucu Okur Mektubu:
Banu hanim, bu hesap sahte degilse; dusen ucagimiz ve sehitlerimizle ilgili birkac bilgi verecegim. Hatay sahil guvenlikte calisan bir personelim, Kamuoyuyla paylasmaniz dilegiyle. Kasklar ve botlar once bulundu. Fakat resmen inceleme yapilmamasi icin temizlenmis bi sekilde bulundu. Kasklardan birinde yanma izi vardi o da tiner vb bir maddeyle temizlenerek geldi. Ayri bir bacak bulundu ve naaslar gonderilirken bulunan kopuk bacak konmadi. Nautilus'daki lakayt Amerikalilar naaslara kopek muamelesi yaptilar, ceset torbalarina konurken naaslardan birinin boynu kirildi. Sas komandolarimiza aldirmadilar naaslari. ... Simdiye kadar cok kez ceset aldim.1 haftalik cesetler dagilir gider normalde. Naaslar 1200 metrede bozulmadan cikmisti. Birkac darbe disinda. Umarim anlamissinizdir demek istedigimi. Naaslar ucak dustukten hemen sonra bulundugu ve daha sonra denize agirliklarla beraber atildigi bilgisi suriyeli balikcilar tarafindan tarafimiza rapor edilmesine ragmen bununla ilgili bir rapor göndertilmedi. Saygilarimi sunarim.
Bahane hazırlandı.Uçağın nerede , nasıl , kim tarafından düşürüldüğü önemli mi artık! Dünya Türkiye'ye gazı vermeye başladı.. Hele Amerika " Bana yapacaktı var ya şimdiye çoktan savaşa başlamıştık.Siz savaşa başlayın biz arkanızdayız" gibi cesaret verici sözlerle bizi savaşa sokmaya kalktı. Yine Hillary Clinton Türk uçağını düşüren Suriye'yi kınayarak, saldırının ‘küstahça ve kabul edilemez’ olduğunu söyledi ve
"Suriye'ye uygun bir karşılık verilmesi konusunda Ankara’yla birlikte çalışacağız" dedi.
"Her bokun altından ben çıkıyorum ve çıkmaya devam da edeceğim" diyerek sözlerini noktaladı :D:D:D
Şaka bir yana şu bizim ülke tarihi en zengin olupta hiç tarihinden ders almayan en önemli örnektir.Tüm dostlarımızla kim için kavgalıyız bir dönüp son 50 seneye bakın yeter. " Türk kaşığıyla gavur ... yemek" deyimi deyimler kılavuzunda var mıdır bilemem ama tam bizim için söylenmiş bir sözdür.
Şimdi diyeceksiniz ki hani savaş birader? Savaş mı olur hangi gelişmeyle ne zaman olur bilemem onu Hillaryciğime sormanız gerek ama tek bildiğim bu sürecin uzamasını sağlayan en önemli direniş gücünün " TÜRK HALKI" olduğudur. Maalesef ve iyi ki AKP planı tutmamıştır.Türk halkından savaş için gereken destek alınamamıştır.Bu defa olmadı herkes kabul etmeli. Demek ki bu halkın belli kriterleri var ; zam yapabilirsin, soruları yandaşlara dağıtarak kul hakkı yiyebilirsin, dere yatağına ev yapıp insanların ölümüne sebep olabilir hatta ve hatta terör nedeniyle onlarca daha şehit cenazesi kaldırtabilirsin. Bunlara artık tepki vermiyoruz halk olarak.Amaa sen bu halka göz göre göre Amerika yararına savaşa giriyoruz dersen , hem de müslüman ve halkının yarısı Türk olan bir ülkeye karşı yemez usta. Belki bu direniş sayesinde Filistin'de , Irak'ta acı çektirilen ve öldürülen müslümanları da hatırlarız bahaneyle.
Uykudan uyanalım artık yahu bu ne uykusudur.Bırakın particiliği partizanlığı , Fenerbahçe-Galatasaray çekişmesini , AKP-CHP kavgasını., şikeyi , Alevi-Sünniyi , Türk-Kürtü. Bu şekilde devam edilirse zaten bu dediklerimi bile arar olacağız..Bir sonraki yazıda görüşmek üzere;)
Yine dayanamadım aklımda kalan bir iki şeyi daha ekleyip öyle yazıyı sonlandırmak istedim. :D :D
"Suriye'de Esed askerleri sivil halka saldırıyor!" denilerek Suriyeli bazı seçilmiş rejim muhalifleri ve mülteciler Türkiye'nin Hatay sınırına yerleştirilmişti hatırlarsınız. Yine bir yalan haber daha işte. Ya biz dünyaya kandırılmaya mı geldik amca ? Al da izle. Kısacık bir video.
http://www.youtube.com/watch?v=at0MFcTwrcw
Asıl önemli olan bu kamplardakilerin ülkemize neden geldiği. Şu an bir sır bu. Ama kamplarda kalanların günlük yaşamları bir sır değil... Tayfun Talipoğlu mültecilerle ilgili bir program yapmıştı. Şimdi vereceğim linkte bu kamplardaki gözlemlerini anlatmaktadır.İzlemenizi öneririm
http://www.youtube.com/watch?v=-A1Yb3HkYoY&feature=related
Şimdi resimlere bakalım bir de :

Bu da Van depreminden bir fotoğraf

Bu çadırda 7 yaşında bir çocuk soğuktan donarak öldu. Üstteki prefabrik çadırlarda kalmayı Vanlı'lar değil de mülteciler mi hak ediyor?
http://www.nationalturk.com/van-depremi-7-yasindaki-cocuk-donarak-oldu-88112
Talipoğlu’nun çarpıcı açıklamalarından bazı satırbaşları şöyle :
-“Suriyeli’lere kurulan kamp, deprem kapmları dahil olmak üzere bugüne kadar gördüğüm en iyi kamp. Çarmaşırlıklardan, okula, meslek kurslarından spor alanlarına kadar her şey var. Tatil köyü gibi…
-Gelenlerden sadece yüzde 20’si Esad rejiminden kaçtığını söylüyor. Diğerlerine bazı vaatlerde bulunulmuş ve öyle gelmişler. Hiçbiri kaçmış gibi değil, yanında güvercinlerini getirenler bile var.
-Askerlerimiz kampta silahsız nöbet tutuyorlar. Dışişleri görevlileri de her ihtiyacı karşılamaya çalışıyor. Ama buna rağmen en ufak bir talepleri karşılanmadığında oturma eylemi yaparak devlet görevlilerini şikayet etmekle tehdit ediyorlar. Biraz sinirlenince “Bana Başbakan Erdoğan’ı bağlayın” diye bağırıyorlar.
-Konuştuğum bir Suriye’li bana, ‘ne söylememi istiyorsan onu söyleyeyim’ dedi. Yani bizim dünya medyasından duyduğumuz birçok bilgi doğru değil.
-Suriye’de baskı ve ayrımcılık gördüğünü söyleyenler, ‘nasıl’ ya da ‘size tam olarak ne yaptılar’ diye sorduğumda cevap alamıyorum. Kimse belirli bir olay anlatmadı. Bir tanesi, ‘kendisinin sünni olduğunu, askerdeki komutanın da Alevi olduğunu, birgün kendisinden bir bardağı yıkamasını istediğini, kendisinin de bunu reddedince Alevi komutandan bir tokat yediğini’ anlattı. Bu nedenle kalkıp Türkiye’ye gelmiş.
-Devletin kendilerine verdiği battaniye soba gibi eşyaları para karşılığında satıyorlar.
-İçlerinde çatışmalara katılmış çok az sayıda insan var, diğerleri iş, para ve vatandaşlık vaatleri ile gelmişler.
-Şu ana kadar 20 milyon TL para harcanmış. 20 Trilyon yani… Şu anda bu Suriye’lilere bir de kart dağıtılıyormuş. Harcama yapmaları için, belli limitleri olan kredi kartı türü kartlar bunlar…
-Türkiye bu Suriye’li göçmenlere burada kaldıkları müddetçe bakmak zorunda, her ihtiyaçlarını karşılamak zorunda.
Bunları dinleyince, Van’daki deprem çadırlarını ve oradaki yurttaşlarımızı da düşününce insanın Suriye’li mülteci olası geliyor.”
Tayfun Talipoğlu’nun naklettiği en önemli gözlemi, bu gelenlerin bir çoğunun bir çatışmadan, ölüm tehdidinden kaçıyormuş gibi bir hallerinin olmamasıydı.
http://www.medyatutkunu.com/2012/04/11/talipoglundan-suriyeli-multecilere-dair-ilginc-gercekler/
Mülteci hikayesi demek ki tam hikayeymiş. Ama bunun gibi hikayeler anlatıla anlatıla sıkıyor değil mi?
Bir şey daha ekleyip bitirme amacındayım :) Hani şu dolgun dudaklı Holywood yıldızı vardı ya neydi onun adı ? Heh Angelina Jolie. Peki bu Angelina taa Amerika'dan kalkıp Hatay'daki kamplara ne diye geliyor arkadaşlar? Bir tahmininiz vardır artık heralde ;)
http://gundem.milliyet.com.tr/unlu-yildiz-angelina-jolie-hatay-a-geldi-/gundem/gundemdetay/17.06.2011/1403685/default.htm
Hayırlı cumalar efendim
Şimdi diyeceksiniz ki hani savaş birader? Savaş mı olur hangi gelişmeyle ne zaman olur bilemem onu Hillaryciğime sormanız gerek ama tek bildiğim bu sürecin uzamasını sağlayan en önemli direniş gücünün " TÜRK HALKI" olduğudur. Maalesef ve iyi ki AKP planı tutmamıştır.Türk halkından savaş için gereken destek alınamamıştır.Bu defa olmadı herkes kabul etmeli. Demek ki bu halkın belli kriterleri var ; zam yapabilirsin, soruları yandaşlara dağıtarak kul hakkı yiyebilirsin, dere yatağına ev yapıp insanların ölümüne sebep olabilir hatta ve hatta terör nedeniyle onlarca daha şehit cenazesi kaldırtabilirsin. Bunlara artık tepki vermiyoruz halk olarak.Amaa sen bu halka göz göre göre Amerika yararına savaşa giriyoruz dersen , hem de müslüman ve halkının yarısı Türk olan bir ülkeye karşı yemez usta. Belki bu direniş sayesinde Filistin'de , Irak'ta acı çektirilen ve öldürülen müslümanları da hatırlarız bahaneyle.
Uykudan uyanalım artık yahu bu ne uykusudur.Bırakın particiliği partizanlığı , Fenerbahçe-Galatasaray çekişmesini , AKP-CHP kavgasını., şikeyi , Alevi-Sünniyi , Türk-Kürtü. Bu şekilde devam edilirse zaten bu dediklerimi bile arar olacağız..Bir sonraki yazıda görüşmek üzere;)
Yine dayanamadım aklımda kalan bir iki şeyi daha ekleyip öyle yazıyı sonlandırmak istedim. :D :D
"Suriye'de Esed askerleri sivil halka saldırıyor!" denilerek Suriyeli bazı seçilmiş rejim muhalifleri ve mülteciler Türkiye'nin Hatay sınırına yerleştirilmişti hatırlarsınız. Yine bir yalan haber daha işte. Ya biz dünyaya kandırılmaya mı geldik amca ? Al da izle. Kısacık bir video.
http://www.youtube.com/watch?v=at0MFcTwrcw
Asıl önemli olan bu kamplardakilerin ülkemize neden geldiği. Şu an bir sır bu. Ama kamplarda kalanların günlük yaşamları bir sır değil... Tayfun Talipoğlu mültecilerle ilgili bir program yapmıştı. Şimdi vereceğim linkte bu kamplardaki gözlemlerini anlatmaktadır.İzlemenizi öneririm
http://www.youtube.com/watch?v=-A1Yb3HkYoY&feature=related
Şimdi resimlere bakalım bir de :

Bu da Van depreminden bir fotoğraf

Bu çadırda 7 yaşında bir çocuk soğuktan donarak öldu. Üstteki prefabrik çadırlarda kalmayı Vanlı'lar değil de mülteciler mi hak ediyor?
http://www.nationalturk.com/van-depremi-7-yasindaki-cocuk-donarak-oldu-88112
Talipoğlu’nun çarpıcı açıklamalarından bazı satırbaşları şöyle :
-“Suriyeli’lere kurulan kamp, deprem kapmları dahil olmak üzere bugüne kadar gördüğüm en iyi kamp. Çarmaşırlıklardan, okula, meslek kurslarından spor alanlarına kadar her şey var. Tatil köyü gibi…
-Gelenlerden sadece yüzde 20’si Esad rejiminden kaçtığını söylüyor. Diğerlerine bazı vaatlerde bulunulmuş ve öyle gelmişler. Hiçbiri kaçmış gibi değil, yanında güvercinlerini getirenler bile var.
-Askerlerimiz kampta silahsız nöbet tutuyorlar. Dışişleri görevlileri de her ihtiyacı karşılamaya çalışıyor. Ama buna rağmen en ufak bir talepleri karşılanmadığında oturma eylemi yaparak devlet görevlilerini şikayet etmekle tehdit ediyorlar. Biraz sinirlenince “Bana Başbakan Erdoğan’ı bağlayın” diye bağırıyorlar.
-Konuştuğum bir Suriye’li bana, ‘ne söylememi istiyorsan onu söyleyeyim’ dedi. Yani bizim dünya medyasından duyduğumuz birçok bilgi doğru değil.
-Suriye’de baskı ve ayrımcılık gördüğünü söyleyenler, ‘nasıl’ ya da ‘size tam olarak ne yaptılar’ diye sorduğumda cevap alamıyorum. Kimse belirli bir olay anlatmadı. Bir tanesi, ‘kendisinin sünni olduğunu, askerdeki komutanın da Alevi olduğunu, birgün kendisinden bir bardağı yıkamasını istediğini, kendisinin de bunu reddedince Alevi komutandan bir tokat yediğini’ anlattı. Bu nedenle kalkıp Türkiye’ye gelmiş.
-Devletin kendilerine verdiği battaniye soba gibi eşyaları para karşılığında satıyorlar.
-İçlerinde çatışmalara katılmış çok az sayıda insan var, diğerleri iş, para ve vatandaşlık vaatleri ile gelmişler.
-Şu ana kadar 20 milyon TL para harcanmış. 20 Trilyon yani… Şu anda bu Suriye’lilere bir de kart dağıtılıyormuş. Harcama yapmaları için, belli limitleri olan kredi kartı türü kartlar bunlar…
-Türkiye bu Suriye’li göçmenlere burada kaldıkları müddetçe bakmak zorunda, her ihtiyaçlarını karşılamak zorunda.
Bunları dinleyince, Van’daki deprem çadırlarını ve oradaki yurttaşlarımızı da düşününce insanın Suriye’li mülteci olası geliyor.”
Tayfun Talipoğlu’nun naklettiği en önemli gözlemi, bu gelenlerin bir çoğunun bir çatışmadan, ölüm tehdidinden kaçıyormuş gibi bir hallerinin olmamasıydı.
http://www.medyatutkunu.com/2012/04/11/talipoglundan-suriyeli-multecilere-dair-ilginc-gercekler/
Mülteci hikayesi demek ki tam hikayeymiş. Ama bunun gibi hikayeler anlatıla anlatıla sıkıyor değil mi?
Bir şey daha ekleyip bitirme amacındayım :) Hani şu dolgun dudaklı Holywood yıldızı vardı ya neydi onun adı ? Heh Angelina Jolie. Peki bu Angelina taa Amerika'dan kalkıp Hatay'daki kamplara ne diye geliyor arkadaşlar? Bir tahmininiz vardır artık heralde ;)
http://gundem.milliyet.com.tr/unlu-yildiz-angelina-jolie-hatay-a-geldi-/gundem/gundemdetay/17.06.2011/1403685/default.htm
Hayırlı cumalar efendim
1200 metrede suyun sıcaklığı naaşların bozulmasını engellemiş olabilir.
YanıtlaSildünya üzerinde çok büyük oyunlar oynanıyor bence. orta doğu yeniden şekillendirilecek galiba
YanıtlaSilevet malesef.daha da kötü olan Türkiye'nin de farklı bir şekle gireceği
Sil