"Aslan ile tilkinin bir gün ormanda canları sıkılmış. napalım ne edelim derken tavşanı görmüşler. çağırmışlar yanına. Kafasına şapkayı geçirmişler. fakat tavşanın uzun kulakları yüzünden şapka kafada durmuyormuş.
- Senin niye şapkan yok diyerek başlamışlar tavşanı dövmeye.Artık her gün dövüyorlarmış tavşanı. Günlerden bir gün tilkinin canı sıkılmış. dönmüş aslana.
- Aslan kardeş biz bu tavşanı dövüyoruz ama artık anlamaya başladı. benim bir fikrim var. çağıralım onu sigara isteyelim demiş. Filtreli alırsa niye filtresiz almadın diye, filtresiz alırsa niye filtreli almadın diye döveriz demiş.Çağırmışlar tavşanı tavşan korkarak gelmiş. Korkma demişler seni dövmicez. Bakkaldan bize sigara al demişler. Tavşan da
- Filtreli mi olsun filtresiz mi diye sorunca aslanla tilki başlamış vurmaya
- SENiN NiYE ŞAPKAN YOK LAN..."
Evet dostlar geçen dersimizde Büyük Ortadoğu Projesini işlemiştik :) . ABD bu coğrafyayı kapmak ve sömürmek adına planları 1945 ' ten itibaren yapmaya başlamış , bu planlar çerçevesinde yardıma ihtiyacı olan ülkelere yardım yapmış , üst düzey idareci olmasını planladıkları kişileri kendi çıkarları doğrultusunda yetiştirmiş ve her ülkenin bürokratik makamlarına bir bir yerleştirmişti . Böyle planlar için mutlaka devletlerin içinde adamlara sahip olmanız gerek.
Önce ABD'nin tüm insanlığın gözünün içine baka baka , yalan söyleyerek orta doğuya nasıl sağlam adım attığına bakalım.
Mimarlar , mühendisler konuyu en ince ayrıntısına kadar inceliyor ve kesin kanıtlarla bu terör olayını yalanlıyor. Danny Jowenko isimli Hollandalı uzman abimiz şu videoda daha yıkılmanın resimleri kendisine gösterilir gösterilmez " Bu kontrollü yıkım" diyor. 40 ncı saniyelerin başında.
Ben kısaca özetleyim size bu videoları : Bu faciada 2600 kişi Amerika istediğini elde etsin diye , boku bokuna ölmüştür. Olay olmadan önce stüdyolarda bu kaza olayı oluşturuldu. CNN , ABC , CBC , aynı videoyu aralarında paylaşıp tüm dünyaya aynı görüntüleri sunmuştur. Yerel medyada neden hiç görüntü çıkmamıştır? Çünkü yerel medya kanallarının uydu vericileri zaten İkiz Kulelerin tepesinde bulunmaktaydı; kazayla onların görüntüleri kesildi. Anlayacağınız 11 Eylül'e ait hiç bir canlı yayın kaydı tvlerde yayınlanmamıştır., hepsi 6 milyar insana yedirilmiş stüdyo montajıdır.
Her neyse araştırırsanız her şeyin düzmece , hikaye olduğunu göreceksiniz.Yani Amerika dünya kamuoyu gözünde kendisine terörist bir saldırı yapılmış izlenimi verip Afganistan'a girebilmeyi meşru hale getirecekti.. Usame Bin Ladin karakterini yarattılar , kendilerine saldırmış gibi gösterdiler , adamı Afganistan' a gönderdiler , peşinden de Afganistan'a girdiler. Bak sen işe arkadaş!! Bir not olarak Buşt bu işgal için "Yeni bir haçlı seferine çıkıyoruz" demiştir
Şimdiki video konunun en önemli kanıtıdır dostlar http://www.youtube.com/watch?v=LQywaJVDrtI
Nicholas Rockefeller - dünyayı yöneten ailelerden biri olan Rockefeller ailesinin bir üyesi - videoda şunu söylüyor : Bir olay olacak ve biz Afganistan'a,Irak'a gireceğiz.Afganistan'a asla bulamayacağımız birini ( yani Usame Bin Ladin) aramaya gideceğiz" diyor.
Amerika 7 Ekim 2001 yılında İngiltere'yle birlikte Afganistan'a saldırıyı başlatmıştır. Operasyona da "Operation Enduring Freedom " yani " Sonsuz Özgürlük Operasyonu" adını vermişlerdir. Daha sonra NATO önderliğinde 18 ülkenin destek verdiği " Uluslararası Güvenlik Destek Gücü" ( ISAF ) savaşa müdahil olmuş ve 2003 yılı Ağustos ayında savaş resmi olarak NATO bünyesinde kurumsallaşmıştır.

NOT : Türkiye olarak her olmamamız gereken yerde bir şekilde varız. Tüm bu NATO , BM , Gümrük Birliği gibi katıldığımız topluluklara da bizi türlü oyunlarla bunlara üye yapanlara da lanet olsun!!!
Savaş da Usame Bin Ladin bulunana kadar sürecekti. Buşt döneminde Afganistan'da 80.000 ABD askeri varken bizim müslüman Hüseyin Obama göreve gelir gelmez 17.000 asker daha gönderir Afganistan'a.
Dünyaya sunulan savaş amacı Buşt'un terörle mücadele programı kapsamında terörist grupları bitirmek ve Taliban'la savaşmaktı. Ama asıl amaç dünya enerji potansiyelini oluşturan doğal gaz ve petrolün önemli bölümünün Afganistan-Hazar denizi arasında bulunması ve uyuşturucu pazarının kaynağı olmasından dolayı bölgede söz sahibi olma çabası ve soğuk savaş sonrası stratejik çıkar alanı içindeki bölge devletlerini Rusya, İran ve Çin etkisinden uzaklaştırarak batıya yaklaştırmaktır.
SORU : Ama ABD bu bölgenin bir ülkesi değil ki ? O zaman bölgede nasıl pay ve hak sahibi olsun ?
CEVAP : ABD, bir bölge devleti olmamasından kaynaklanan dezavantajlı konumunu , Afganistan’a yönelik NATO müdahalesi ile ortadan kaldırmış ve bölgeye fiilen de yerleşmiştir
Dünyaya sunulan savaş amacı Buşt'un terörle mücadele programı kapsamında terörist grupları bitirmek ve Taliban'la savaşmaktı. Ama asıl amaç dünya enerji potansiyelini oluşturan doğal gaz ve petrolün önemli bölümünün Afganistan-Hazar denizi arasında bulunması ve uyuşturucu pazarının kaynağı olmasından dolayı bölgede söz sahibi olma çabası ve soğuk savaş sonrası stratejik çıkar alanı içindeki bölge devletlerini Rusya, İran ve Çin etkisinden uzaklaştırarak batıya yaklaştırmaktır.
SORU : Ama ABD bu bölgenin bir ülkesi değil ki ? O zaman bölgede nasıl pay ve hak sahibi olsun ?
CEVAP : ABD, bir bölge devleti olmamasından kaynaklanan dezavantajlı konumunu , Afganistan’a yönelik NATO müdahalesi ile ortadan kaldırmış ve bölgeye fiilen de yerleşmiştir
Tamam planlar çok güzel ama bu planları birer süzme geri zekalı olan Buşt ve Obama nasıl yapmış diye düşünüyor insan. Tabiki de bu dingiller yapmamıştır. Dingil deyip geçme arabanın en önemli aksamıdır :)
Amerikan yönetimleri yıllardır Zbigniev Brzezinski isimli teorisyen ,ulusal güvenlik danışmanı , strateji uzmanı ve dünyaya yön verecek kadar etkili bir insanın planları ve teorileriyle hareket etmektedir. Bu usta orta doğu için , 1997 yılında çıkardığı " Büyük Satranç Tahtası Amerika'nın önceliği ve Bugünün Jeostratejik Gerçekleri" ( , The Grand Chessboard. American Primacy And Its Geostrategic Imperatives ) isimli kitabında şunları dile getirmiştir : " Orta Doğu, Hazar Havzası ve Orta Asya enerji kaynakları ve bu kaynakların uluslararası pazarlara taşınma güzergâhları, Avrasya’nın çatışma alanlarıdır. Dünyaya hâkim olabilmek için, söz konusu enerji kaynakları ve güzergâhları kontrol edilmeli ve bu bölgelerdeki çatışma alanları üzerinde tam denetim sağlanmalıdır" Adamlar kendileri söylüyorlar işte amacın ne olduğunu. Bedavaya yazdık bu kadar : D ....Olsun " Durmak yok yola devam !!! "
Amerikan yönetimleri yıllardır Zbigniev Brzezinski isimli teorisyen ,ulusal güvenlik danışmanı , strateji uzmanı ve dünyaya yön verecek kadar etkili bir insanın planları ve teorileriyle hareket etmektedir. Bu usta orta doğu için , 1997 yılında çıkardığı " Büyük Satranç Tahtası Amerika'nın önceliği ve Bugünün Jeostratejik Gerçekleri" ( , The Grand Chessboard. American Primacy And Its Geostrategic Imperatives ) isimli kitabında şunları dile getirmiştir : " Orta Doğu, Hazar Havzası ve Orta Asya enerji kaynakları ve bu kaynakların uluslararası pazarlara taşınma güzergâhları, Avrasya’nın çatışma alanlarıdır. Dünyaya hâkim olabilmek için, söz konusu enerji kaynakları ve güzergâhları kontrol edilmeli ve bu bölgelerdeki çatışma alanları üzerinde tam denetim sağlanmalıdır" Adamlar kendileri söylüyorlar işte amacın ne olduğunu. Bedavaya yazdık bu kadar : D ....Olsun " Durmak yok yola devam !!! "
Artık yeter da. Biraz bizden bahsedelim. Biliyorsunuz R.Tayyip Erdoğan rahmetli Necmettin Erbakan ' ın ( Allah cc razı olsun ) öğrencisi ve döneminin de İstanbul BB başkanı , Abdullah Gül ise Refah-Yol hükümetinin bakanıydı. Bu arada bizim insanımız birisi ölmeden onun değerini anlamaz ; rahmetli Erbakan öldükten sonra değeri anlaşıldı.( en azından ben ) Hangi devlet büyüğünün ağzından siyonizm , masonluk kelimelerini duydunuz?
Erbakan hocanın " Milli Görüş " ilkesi ABD 'nin hedeflerine uymamaktaydı. Milli görüşün din ve günlük hayat anlayışı daha ağır , daha zordu.
Peki ne yapılacaktı? Erbakan'dan vazgeçilerek yeni bir yüz ve yeni bir parti oluşturulacaktı. Bunlar da planlandı. Abramowitz 1994 yılında Hürriyet gazetesinde Ertuğrul Özkök'e "Evet, kravatlı ve daha şehirli kılıklı (!) görünen Erdoğan'ı, Erbakan'a tercih ederiz"demişti. Şuna emin olun ki Amerika hem müslümanlığı hem Türkiye'yi senden , benden daha iyi biliyor dostlar. Hassasiyetlerimiz neler ,kırılganlıklarımız neler , olmazsa olmazlarımız , olsa da olurlarımız , değerlerimiz , yargılarımız vs vs....
Önce müslümanlar için yapılan analizlere bakalım. ABD yönetimlerine ve CIA'ya stratejik arge hizmeti veren "RAND Cooperation" adlı düşünce (think-tank) kuruluşu tarafından, "Sivil Demokratik İslam: Ortaklar, Kaynaklar ve Stratejiler" başlıklı 88 sayfalık kapsamlı bir rapor hazırlanarak Bush yönetimine sunulmuştur. "İslam ve Müslümanlar, Batı demokrasisi değerlerine ve küresel düzene uyumlu hale getirilemezse, medeniyetler çatışması ihtimalinin yüksek olduğu" tezinden yola çıkılan bu raporda, İslam coğrafyasının nasıl denetim altına alınacağına dair bir strateji önerilmiştir. Bu raporda dünya müslümanları " kökten dinciler, gelenekçiler, modernler (ılımlı İslam) ve laikler "olmak üzere dört gruba ayrılmıştı. Bu grupların; insan hakları, demokrasi, özgürlükler, kadın hakları, ceza hukuku, eğitim, dinde reform ve batı dünyasına karşı tavırları gibi konular dahil, günümüz İslam dünyasında tartışmalı olan temel konulara bakış açıları analiz edilerek aşağıdaki sonuçlara varılmıştı (özetle):
Peki ne yapılacaktı? Erbakan'dan vazgeçilerek yeni bir yüz ve yeni bir parti oluşturulacaktı. Bunlar da planlandı. Abramowitz 1994 yılında Hürriyet gazetesinde Ertuğrul Özkök'e "Evet, kravatlı ve daha şehirli kılıklı (!) görünen Erdoğan'ı, Erbakan'a tercih ederiz"demişti. Şuna emin olun ki Amerika hem müslümanlığı hem Türkiye'yi senden , benden daha iyi biliyor dostlar. Hassasiyetlerimiz neler ,kırılganlıklarımız neler , olmazsa olmazlarımız , olsa da olurlarımız , değerlerimiz , yargılarımız vs vs....
Önce müslümanlar için yapılan analizlere bakalım. ABD yönetimlerine ve CIA'ya stratejik arge hizmeti veren "RAND Cooperation" adlı düşünce (think-tank) kuruluşu tarafından, "Sivil Demokratik İslam: Ortaklar, Kaynaklar ve Stratejiler" başlıklı 88 sayfalık kapsamlı bir rapor hazırlanarak Bush yönetimine sunulmuştur. "İslam ve Müslümanlar, Batı demokrasisi değerlerine ve küresel düzene uyumlu hale getirilemezse, medeniyetler çatışması ihtimalinin yüksek olduğu" tezinden yola çıkılan bu raporda, İslam coğrafyasının nasıl denetim altına alınacağına dair bir strateji önerilmiştir. Bu raporda dünya müslümanları " kökten dinciler, gelenekçiler, modernler (ılımlı İslam) ve laikler "olmak üzere dört gruba ayrılmıştı. Bu grupların; insan hakları, demokrasi, özgürlükler, kadın hakları, ceza hukuku, eğitim, dinde reform ve batı dünyasına karşı tavırları gibi konular dahil, günümüz İslam dünyasında tartışmalı olan temel konulara bakış açıları analiz edilerek aşağıdaki sonuçlara varılmıştı (özetle):
Köktendinciler: İslam’ın şiddetten kaçınmayan, yayılmacı ve saldırgan yorumunun temsilcileridirler. Demokratik değerleri ve Batı kültürünü reddederler. Batı’ya, özellikle ABD’ye, düşmanlık hisleri beslemektedirler. Katı İslam yasa ve ahlak değerlerini uygulayacak otoriter bir devlet yönetiminden yanadırlar. Geçici taktik düşünceler hariç, bu grubu desteklemek bir seçenek olamaz
Gelenekçiler: İslam dininin kurallarına sadakatle bağlı olmakla birlikte, saldırgan ve şiddet yanlısı değildirler. Kökten dincilere kıyasla daha ılımlı görüş taşırlarsa da, çağdaş demokrasileri ve Batı değerlerini gönülden kucakladıkları söylenemez. Bu grup da, demokratik İslamın örneği ve geçiş vasıtası olmak için uygun düşmez. Bu grupla ilişkilerde, barışçı bir görüntü vermek en iyisidir.
özelliklerine karşılık, genellikle yarı demokratik görünümlü otoriter bir yapıyı esas alan laik gruplar, çoğunlukla solcu ve saldırgan milliyetçi ideolojileri benimsemişlerdir. Bu nedenle de ABD’yi dost olarak görmez; hatta içlerinde aşırı ölçülerde Amerikan düşmanlığı besleyenler bile vardır. Ayrıca İslamcı kitlelerce sözü dinlenebilir bir grup da değildirler. Bu nedenlerle laikleri sürekli müttefik olarak kabul etmek uygun olmaz.
Modernistler (Ilımlı İslam); İslamın günümüzdeki katı anlayış ve uygulamalarında kapsamlı değişiklik yapılması konusunda eylemli bir arayış içerisindedirler. Hz. Muhammed dönemindeki uygulamaları değişmez esas olarak kabul etmekle birlikte, o günlere ait sosyal ve tarihi koşulların bugün artık geçerli olmadığının da farkındadırlar. Temel değerleri; bireysel vicdanın üstünlüğünün yanı sıra, eşitlik ve özgürlüğe dayalı toplum anlayışıdır. Bu değerler çağdaş demokratik esaslarla bağdaşmaktadır. İslam dünyasının, küreselleşmenin bir parçası olmasını da arzu ederler. Bu nedenlerle ılımlı İslam, demokratik İslam’ın örneği ve esas vasıtası olmak için en uygun olanıdır.
Şimdi yukarıdaki tanımlara bir bakın hele. Hangisi Erbakan dönemine hangisi Erdoğan dönemine uymaktadır ? Adamlar kiminle iş birliği yapabileceklerini analiz edip yol haritalarını çizmiştir.
Banu Avar bu konuyla ilgili başından geçen bir olayı http://www.youtube.com/watch?v=TNLueVtDgak videoda anlatmaktadır.Kısa bir videodur.
Ayrıca yukarıdaki raporda, Amerika’nın İslamı kontrol altına alması için neler yapması gerektiği maddeler halinde şöyle sıralanmıştır (özetle):
• Önce ılımlı İslam’ı destekle. Bu kapsamda; özellikle mali destek sağla, liderlik modeli oluştur ve bu modele uygun liderler yarat.
• Gelenekçilerin kusurlarını eleştir, ancak onları kökten-dincilere karşı destekle.
• Köktendincilerle mücadele et.Bu kapsamda; yasa dışı faaliyetlerini açığa çıkar, yaptıkları şiddet eylemlerinin olumsuz sonuçlarını gündeme taşı, kahramanlaştırılmalarını önle.
• Seçici bir şekilde laikleri destekle. Bu kapsamda; kökten dinciliğin ortak düşman olarak algılanmasını teşvik et, milliyetçilik ve solculuk temelinde ABD karşıtı güçlerle bağlaşma oluşturma
Vereceğim şu linkte devamını ve Türkler'le ilgili analizlerini de okuyabilirsiniz. http://tnsttr.110mb.com/arastirma/bop.pdf
Gelelim Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül'ün liderliğe getirilmesine. Tüm bu verdiğimiz raporlarda gelecek olan kişinin nasıl biri olacağı belirlendi. Tayyip Erdoğan'ı ve Abdullah Gül'ü Amerika'nın Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz keşfetti. Kendi başına nereden keşfedecek canım sende ? Bu keşfi Türkiye'deki Yahudi lobisi yaptı .Erdoğan'ın Abramowitz'le Kasımpaşa'daki özel bir vakıfta başlayan tanışıklıkları, belediye başkanı seçilme öncesi ve sonrası belediyenin Florya tesislerindeki görüşmelerle devam etmiş, ardından Tayyip Erdoğan'ın Amerika ziyaretleri yoğunlaşmıştır. İlk defa 17-21 Nisan 1995'te başlayan, daha sonra 17-22 Kasım 1996, 20-23 Aralık 1996, cezaevine girmeden hemen önceye rastlayan 1 Mart 1998 ve yine 16 Temmuz 2000 tarihlerinde tekrarlanan ABD gezileri bunların bazılarıdır. Abramowitz 15 Ekim 1996'da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Erdoğan'ı makamında ziyaret ederek: “Siz burayı (İstanbul) yönetip yıldızınızı parlatabildiğinize göre, Türkiye için de çok şey yapabilirsiniz” demiş. Al bu da sana o zamanki bir gazetenin fotoğrafı :
Amerikancı basın bu konuşmayı reklam etti. Tayyip Erdoğan'ın yükseltilmesi böyle başladı. Erdoğan, başbakan olması durumunda Amerika'nın her isteğini yerine getireceğine söz verdi.
CIA, hiç çekinmeden, açıkça, herkesin ulaşabileceği CIA bağlantılı Rand Corporation'un yayın organında, Ocak 1996'da, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan, Abdullah Gül'ün ise Dışişleri Bakanı yapılacağını açıkça yazdı.
CIA'nın yan kuruluşu Rand Corporation'un yayın organlarında ve ABD strateji merkezlerinin hazırladıkları raporlarda mealen şöyle deniyordu:
"ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye'yi kontrol edemez, Fazilet Partisi'nin başına yenilikçi kanadın geçmesi, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan, Abdullah Gül'ün de Dışişleri Bakanı olması halinde ABD Türkiye'yi kontrol altında tutmaya devam edebilir."
CIA, hiç çekinmeden, açıkça, herkesin ulaşabileceği CIA bağlantılı Rand Corporation'un yayın organında, Ocak 1996'da, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan, Abdullah Gül'ün ise Dışişleri Bakanı yapılacağını açıkça yazdı.
CIA'nın yan kuruluşu Rand Corporation'un yayın organlarında ve ABD strateji merkezlerinin hazırladıkları raporlarda mealen şöyle deniyordu:
"ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye'yi kontrol edemez, Fazilet Partisi'nin başına yenilikçi kanadın geçmesi, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan, Abdullah Gül'ün de Dışişleri Bakanı olması halinde ABD Türkiye'yi kontrol altında tutmaya devam edebilir."
Perinçek :
"ABD, Tayyip Erdoğan'ı Başbakan, Abdullah Gül'ü de Dışişleri Bakanı yapacak. CIA'nın yan kuruluşlarından Rand Corporation'un yayın organında da bu yazıldı.". Cumhuriyet Gazetesi 16 Şubat 1997
2002 seçimlerinden 5 yıl 8 ay evvelinde her şey belirlenmemiş mi ?
Artık yazıyı yavaştan toparlamak gerek. Çıkartacağım sonuç şunlar oluyor : 60 yıl önce Orta Asya ile ilgili planlar yapılmaya başlandı , geçen 60 sene içinde ileride kendilerine lazım olacak ülkeler bağımlı hale getirildi. Neredeyse işemeye gitmeden önce ABD'ye sormamızın gerektiği bir döneme gelindi . İşi bitirilene kadar Necmettin Erbakan kullanıldı ,onun işi bittikten sonra R.Tayyip Erdoğan' a geçti sıra. Bu arada Türkiye ile ilgili derin analizler yapılıp raporlar hazırlandı. BOP planı için Türkiye illa gerekiyordu ve bugüne kadarki iktidarlarımız sayesinde ABD'nin Asya'daki üssü , müttefiki , jandarması ( artık ne derseniz deyin ) olduk.
Son olarak yazıya başladığım fıkranın ana fikrini vermeye geldi. Fıkranın ana fikri " Her kuşun eti yenmez " değil tabi :) Fıkrada aslan ABD , tilki İsrail , tavşan ise Orta Asya ülkelerini çağrıştırıyor. Sen ne kadar demokratik ve barış yanlısı olursan ol , Amerika eninde sonunda seni bulacaktır.
Kaçılabilmesi imkansız olan Sabri Reyiz'in şutları gibi :):)
Kızma bize Sabri Reyiz .Seviyoruz seni :D
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
SilHacı daha açık konuş ya hem rockefeller falan diyosun hemde illuminati den bahsetmiyorsun yok dünyayı abd yönetiyor falan diyosun olmuyo böyle:-)
YanıtlaSilYa ben onla ilgili düşünüyorum ayrı bir yazı koymayı.ama bazı yavşaklar işin bokunu çıkarıyor kanka.yok komplo teorisi yok öyle değil canımı sıkıyo ozaman benim de ;)
YanıtlaSilAslinda haklisiniz butun bunlarin arkasinda illuminati oldugunu artik bircok insan biliyor. Ancak her konuda "bu illuminati isi ay bunun arkasinda roccolar vay yaae" demekte "dunyayi amerika yonetiyor bee" deyip isin icinden cikmak gibi birsey oldu. O yuzden olaylarin arkasinda su kisi var tamam bitti demek yerine bu olanlari incelemek gerek. Yani eger illuminatiyi anlatacaksaniz bile yine bu tarzda yazmamis daha hos olabilir.
YanıtlaSilSaygilar B.
Öncelikle bu yorumumu silmeyeceğinizi umut ediyorum. Müslümanlarla ilgili yapılan tanımlarda bile sübliminal mesaj koymuşlar. Artık onu hazırlayan ajanların nasıl eğitildiklerini oradan çıkarabiliyorum. İslam'a karşı gelen her kimsenin önce eğitimden geçirildikleri belli oluyor o rapordan.
YanıtlaSil'Katı İslam yasa ve ahlak değerlerini uygulayacak otoriter bir devlet yönetiminden yanadırlar.' Tanımı nedir ya? İslam'ın hangi ahlak değeri katı oluyormuş?
Yazı ise bilgilendirici ama yeni başladığından olsa gerek şuan bilgiler yeni başlayanlar için yetersiz. İyi gidiyorsunuz tebrikler.
Moruk sen anlat komplo diyenler desin boşver.
YanıtlaSilhaklısın moruk o zaman devam ;)
SilSen baskalari ne der diye bazi gercekleri anlatmayacaksan bu blog'u da bugun kapatmayi goze alacaksin.
YanıtlaSileyvallah haklısın.
Sil